Kentsel Dönüşüm Projesinden Doğabilecek Hukuki Sorunlar
Kentsel dönüşüm projesi ile ilgili oluşabilecek ilk problem, projenin özel mülkiyeti doğrudan etkiler özellikli olmasından kaynaklanmaktadır. Bu etki ile mülkiyet hakkı sınırlandırılabilecek yahut sona erdirilebilecektir. Son derece önem arz eden mülkiyet hakkı Anayasa’da şu şekilde düzenlenmiştir.
Anayasa madde 35: “Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
Anayasa Mahkemesi de içtihatlarında mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olmadığını, kamu yararının gerektirdiği durumlarda mülkiyet hakkının sınırlandırılabileceğini kabul etmektedir. Sonuç olarak sınırsız bir hak olarak kabul edil(e)meyen mülkiyet hakkını Anayasa bir yere kadar koruyabilmektedir.
Kentsel dönüşüm projesi ile oluşabilecek ikinci problem, kazanılmış haklar meselesidir. Kazanılmış hak; kaba tabiriyle, başlama anında hak sahibinin lehine sonuçlar doğurmuş olan haktır. Kentsel dönüşüm projesi, hukuki düzenlemelerle ve beraberindeki “işlemi geri alma” gibi nedenlerle kazanılmış haklara müdahale edebilecektir. İmar Kanunu’nda imar planı değişikliğinin “geri alma” işlemi olmamasından dolayı geçmişe etkili olmadığı kabul edilmektedir. İdare hukukunda ise; kural hukuka uygun idari işlemlerin geri alınamayacağıdır. Sonuç olarak, değişiklik yapılıncaya kadar hukuka uygun olarak verilmiş izin ve ruhsatların hukuken geçerli oldukları ifade edilebilecektir. Ancak kentsel dönüşüm projesi ve bu projenin adımları sebebiyle, mevcut imar planları ve hukuka uygun yapılmış yapılar hakkında da bazı değişiklikler yapılması gerekebilecek, yıkım kararları alınabilecektir. Dönüşüm projesinin zorunlu kıldığı durumlarda, daha önce hukuka uygun olarak inşa edilmiş olsa dahi, bu yapıların özelliklerinin değiştirilmesi veya kamulaştırılması gerekebilecektir.
Kentsel dönüşüm projesi için oluşturulan 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’na baktığımızda, içerik “riskli yapı” üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu sebeple riskli yapı tespitleri, tespitlerin neye göre yapılacağı, hangi ihtimallerde müdahale edilebileceği, bu müdahaleyi hangi kurumların ne oranda yapabileceği kafa karıştırmaktadır. Tapu müdürlüklerince riskli yapı şerhinin sicile işlenmesi, yıkım için yapılacak tebligatlar, bunlara ilişkin neler yapılabileceği, maliklerin uygulama toplantılarına davetleri ve bu toplantı sonuçlarının bildirimleri, toplantı kararlarına katılamayanların paylarının açık artırma yoluyla satılması durumunda neler yapılabileceği… gibi hususlar da gündeme gelebilecek hukuki konular arasındadır.
Hukuk Desteği
iletisim: info@hukukdestegi.com